Konsolosların, subayların ve genç hayallerin şehri olan Manastır (Bitola), en romantik ve gizemli hikâyelerinden birini saklar — genç Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşadığına inanılan aşk efsanesini.
* Başlıkta yer alan fotoğraf gerçek değildir ve yapay zeka kullanılarak oluşturulmuştur. Bugüne kadar Eleni Karinte’nin hiçbir fotoğrafı bulunamamıştır!
Manastırlılar arasında onlarca yıldır aktarılan sözlü anlatıya göre, o dönemde Manastır Askerî Akademisi’nde öğrenci olan genç Mustafa Kemal, her gün şehrin kalbi olan Širok Sokak’ta yürüyüş yapardı. İşte burada, ana caddeye yakın bir balkonda, evinden şehir yaşamını izleyen güzel, sessiz ve zarif bir genç kız olan Eleni Karinte’yi görür.
Efsaneye göre, bakışları sık sık buluşur — sözsüz, dokunuşsuz ama derin ve sessiz bir duyguyla. Balkon, büyük tarihî çalkantıların, kültürel farklılıkların ve katı toplumsal kuralların hâkim olduğu bir dönemde doğan imkânsız bir aşkın simgesi hâline gelir. Genç Mustafa Kemal için Manastır yalnızca askerî ve eğitsel bir merkez değil, aynı zamanda ilk güçlü duygularını yaşadığı bir şehir olur.

Bu hikâyeyi doğrudan doğrulayan resmî tarihî belgeler bulunmasa da, tam da bu belirsizlik ona özel bir çekicilik kazandırır. Hikâye, tarih, romantizm ve efsanenin iç içe geçtiği şekilde, şehrin kolektif hafızasında yaşamaya devam eder ve bugün hâlâ ruhu olan hikâyeleri sevenleri kendine çeker.
Günümüzde Manastır’ı ziyaret edenler, Eleni Karinte’nin evinin önünde merakla durur ve genç kadet ile balkon arkasındaki genç kızın bakışlarının buluştuğu anı hayal etmeye çalışır — zamanın asla tamamen silemediği bir an.
Eleni’nin evindeki balkonlardan biri, bir zamanlar Mustafa Kemal’in eğitim gördüğü Askerî Akademi’ye doğrudan bakıyordu ve bu durum iki genç arasında sembolik bir görsel bağ oluşturuyordu. Ancak bugün, sağ tarafta inşa edilen yeni bir bina nedeniyle bu manzara artık mümkün değildir.

Efsaneye gizem katan bir diğer unsur ise, kökeni kesin olarak bilinmeyen bir mektuptur. İçeriğine göre Eleni, bu mektupta Kemal’e duyduğu derin ve samimi duyguları ifade eder. Tarihsel bir gerçek ya da halk anlatısının bir parçası olsun, bu mektup tarih ile mit arasında süzülen bir aşkın sessiz tanığı olarak kalır.
İşte bu tür hikâyeler, Manastır’ı yalnızca bir tarih kenti değil, aynı zamanda sessiz aşklar ve ebedî efsaneler şehri hâline getirir.
Kemal Atatürk’e, herhangi bir zamanda ve yerde !
Çok seneler geçti, ben halen her gün içerisinde senden haber bekliyorum. Herhangi bir zamanda mektubumu alýrsan, beni hatýrla ve kaðýttaki gözyaþlarýmý görebileceksin. Yýllar ve olaylar geçiyor, seninle ilgili çok þeyler konuþuluyor. Mektubumu okurken, baþka kadýný seviyorsan, mektubumu kopar ve kendisine sor : inanabiliyor mu ki, Manastýr’lý bir Eleni Karinte, bir günlük tanýdýðý ve aþýk olduðu adama bütün ömrünü harcamýþtýr? Ve, benim seni sevdiðim kadar, o kadýný o kadar seviyorsan, kendisine hiç bir þey söyleme, senin kadar mutlu olmasýný diliyorum! Fakat, balkondaki kýzý hatýrlýyorsan, ve baþkasýný sevmiyorsan, seni beklediðimi ve ömrüm boyunca bekleyeceðimi bilmeni istiyorum!
Döneceðini, beni unutmayacaðýný biliyorum. Babam vefat etti. Beni senden ayýrdýðýndan tüm bir yýl geçti, beni evde kapattý ve bir ay çýkmama izin vermedi. Aðlamadým, biliyordum ki tüm kilitleri ve hapisleri boþuna harcadý. Beni evlendirecekleri adamý sadece bir kez gördüm ve kendisi bana onu sevebileceðimi sordu. Ben de kendisine : “ Hayýr, ben sadece ilk aþkýmý seviyorum” dedim. Ve artýk kendisini görmedim. Babam beni hiç bir zaman afetmedi, ve ben de kendisine afetmedim. O zamanlardaki gibi artýk genç ve güzel deðilim…
Tüm ömür bir gün içerisinde!
Ebediyen seni seven ve seni bekleyen, senin Eleni Karinte.

Mustafa Kemal Atatürk Anma Salonu – Bitola Müzesi